Hayatınız boyunca ilkbaharı kaç kere yaşayacaksınız? Bunun ne kadar az olduğunu fark ettiğimizden bu yana 8 sene geçti. Her sene baharın ilk çiçeklerini karşılamak için acele ediyoruz. Hemen en yakın çiçek deryasına yolculuk ediyoruz.
Çimenlerde beyazlı sarılı pek çok çiçek görünmeye başladılar bile. Bununla birlikte kırmızı uğur böcekleri, kelebekleri ve arıları da görüyoruz. Kışa egemen olan çıplak rüzgar sesini, baharın cıvıltılarına ve vızıltılarına bırakıyor.
Baharda ilk açan meyve çiçekleri erik, kiraz ve elma ağaçları oluyor. Meyve ağaçları açısından İznik oldukça zengin. Baharın renklerini görebilmek için yönümüzü İznik’e çevirdik.
Şeftali çiçeklerinin ortasındaki sıcak ortamıyla büyüleniyoruz.
Her yer rengarenk…Baharı bu şekilde İstanbul’da hissetmek çok da kolay değil. Kiraz ağaçları ayrı bir şölen sunuyorlar:
Köfteci Yusuf standart uğrak noktamız :
İznik’e her geldiğimiz çini çarşılarına uğrar bu el emeğiyle yapılan eserlere bir göz atmadan gitmeyiz. Eninde sonunda mutlaka beğendiğimiz yeni bir şeyler çıkar ve beğendiklerimizi alırız.
Biblo karnınız doyurduktan sonra yoruldu. Biz çinileri incelerken o bir köşede oturdu bizleri bekledi.
İznik’e gelmişken görmediğimiz Merdivenli Kaya ve Dikilitaş’ı da görüyoruz.
İznik’den sonrası Eskişehir’e doğru yol alacağız ama bu sefer farklı olsun istedik. Her zamanki gibi yoldan saparak görmediğimiz yerlere görelim istiyoruz.
Harita gördüğümüz Çiçekli Köyünden güneye doğru inmeye karar veriyoruz. Aslında bizi ismi cezbediyor. Manzaraları seyrede seyrede gidiyoruz asfalt yolun bitmesi bizi durdurmuyor ve tarlalardan geçerek adını bilmediğimiz bir köye kadar geliyoruz. Tahmini 2 saat kadar bu şekilde yolculuk yapıyoruz. Daha sonradan çok güneye indiğimizi anlıyoruz.
Köyün adı Yarhisar. Çok güzel bir şelalesi var. Neredeyiz bilmiyoruz. Normalde GPS yanımda olur ama bu sefer nasılsa bildik yerlerdeyiz diye almamıştım. Neyseki iki kişi ile karşılaşıyoruz ve nerede olduğumuzu öğreniyoruz.
Kaybolmuşluk hissi hoşumuza gidiyor. Bilmeden geldiğimiz bu köyden güneye doğru ilerliyoruz. Aslında bulunduğumuz yoldan da tek bir yöne çıkış yolu bulduk. Dolayısıyla bunu takip ederek bizi bir anayola çıkarmasını bekliyoruz. Önümüze farklı güzel manzaralarda çıkıyor. Bu vadii merak ediyoruz ve aracımızı park edip kanyonun başına kadar yürüyoruz.
Kanyonun başında bir şelale, sonra da ikincisini görüyoruz. Hava karardığı için daha ilerlemeden geri dönüyoruz.
Yolculuğumuz bu bölümünde hiç bir zaman uğramayı planlamadığımız bir noktayı daha gördük. Çiçek deryasını, şelalerle tamamladık. Eskişehir’e varıp annemizin evinde güzel bir uyku çekiyoruz.
Ertesi gün İstanbul’a dönüş ama yine klasik yoldan değil. Erikli yaylasından açmış çiçekleri ve şelaleyi görmek için önce Yalova’ya uğruyoruz.
Düşündüğümüz gibi Erik ağaçları çiçeklerini açmış ama rakım olarak biraz yukarıda bulunan yaylada yine de çiçeklenme henüz yeni başlıyor. Normalde buralar papatya deniz olurdu.
Sonrasında hemen yaylanın yukarısındaki Erikli şelaleleri (İkiz şelaler diye de adlandırılıyor) gidiyoruz. Sular henüz durulmamış durumda:
Güzel bir hafta sonunda baharı karşıladık..Nice baharlara diyoruz…Hiç bir ilk baharı kaçırmanız dileğiyle.