Kaş-Adrasan

0
612

Her ne kadar hafta sonları gezerek kendimizi yenilesekte yıllık haftalık tatilimizi yapma zamanı geldi. Tatillerimizde sakin, denizi balık gözlemine uygun ve nemin az olduğu yerleri tercih ediyoruz. Konaklama için genelde butik otelleri tercih ediyoruz. 5 yıldızlı tatil köyü ve otellerden ise kesinlikle uzak duruyoruz. Çünkü tatil tercihimiz otele girip kapanıp oradaki lüksü yaşamak yönünde değil. Gittiğimiz yerlerde çevreyi gezmek, esnafı ile konuşmak, çevre halkını da tanımak şeklinde. Ve bu arada butik otellerin 5 yıldızlı her şey dahil tatillerden daha pahalıya da mal olacağını ekleyeyim. Ama birebir ilgi, özenle hazırlanmış yöresel yemekler ve çevre hakkında aldığınız bilgilerde buna değiyor.

Bu yaz ki tatilimizi yine sakin olan Kaş’da geçirmeye karar verdik. Kaş’a dördüncü kez gidişimiz. Kaş’ın bu aylardaki esintili havası nem’in azalmasına sebep veriyor. Denizi ise Ege ve Akdeniz kıyılarına göre daha serin. Deniz altı canlı yaşam ise oldukça zengin. Özellikle dalış ve deniz içi gözlemek için çok ideal.

Kaş’da Çukurbağ yarım adasında Korsan Ada Otel’de kaldık. Ama İstanbul’da ancak 3-4 ayını geçiriyor. Otel’in kendine ait plajıda bulunuyor. Ali Bey’in köfteleri ise enfes. Yemekleri ise teyze tarafından hazırlanan ev yemekleri. Tabi Kaş’da plajlar bildiğiniz plajlar gibi değil. Denize kayaların üstünden merdivenle iniyorsunuz. Bu merdivenlerde öyle kısa değil. Kısa olanın uzunluğu 1-1.5 metre, diğeri ise 3 metre yüksekliğinde. Ama Kaş’ın denizine bunlar değiyor.

Kaş’ın Liman Ağzı ve Büyük Çakıl plajı mutlaka ziyaret edilmesi gereken dinlence yerleri. Liman ağzına sadece tekne ile gidiliyor. Aslında bir de patika yoluda mevcut ama bu sıcakta zorlanmam veya sabah erken kalkarım denirse güzel bir yürüyüş olacağı kesin. Büyük Çakılda denize çakıldan girebileceğiniz tek yeri. Balık zenginliği fazla olan Büyük Çakılda bol bol su altı fotoğrafı çekme imkanıda bulunuyor.

Picasa SlideshowPicasa Web AlbumsFullscreen

Su altı fotoğraflarımızı maske, şnorkel ve palet ile yapıyorum. Ben tüplü dalışlarımda kullanıdığım Beuchat marka ABC ekipmanını kullanıyorum. Ancak tüplü dalışlara şu anda ara verdim. Nedeni ise sadece zaman.

Picasa SlideshowPicasa Web AlbumsFullscreen

Maalesef Cumartesi geldiğimiz Kaş’da Çarşamba günü dalışa başlarken ayağı yaraladım. Hastane, operasyon derken Deniz’e girişim yasaklandı.

Kaş’da diğer çok mutlu olduğum olay ise Elif’i ziyaretimizdi. Elif yanılmıyorsam 8 sene önce her şeyi bırakıp buraya yerleşmeye karar verdi. Şu anda Kaş’da hediyelik eşyalar satan bir dükkanı var. Sevgili arkadaşım Elif yakında zamanda evlenerek birde erkek çoçuk dünyaya getirdi. Yıllarca görmeme rağmen sanki dün görüşmüşüz gibi hissettim. İlk karşılaşmamızda kucağında olan sevimli çoçuğun Elif’in olduğuna inanmak zor geldi.

Kaş’dan Cuma günü ayrılarak Adranas’a doğru geze geze gittik. Yolumuz üzerindeki Çayağzı, Beymelek ve gölü, Finike’yi geçerek (tabi portakal suyunun tadını tadarak) Adrasan’a akşam üstü vardık. Hemen Adrasan sahilinde Aldos otel’de kaldık. Otelin sahipleri Biblo’yu ne kadar sevdiklerini anlatmak ise çok zor. Adrasan pek çok yere sakin enfes bir koy. Deniz’ine ne kadar giremesemde enfes bir manzaraya sahipsiniz. Adrasan’da deniz’den güneşin doğuşunu izleyebileceğiniz ender yerlerden biri. Tabi bunun için saat 06:00’da deniz kenarında olmanız gerekiyor. Bizde öyle yaptık ve güne güneşin deniz’den yükselişi ile başladık.

Sabah sakinliği, serinliği ve hafiften sis bulutu ile kaplanmış sahil kenarında durmak tümüyle her şeyden uzaklaştırıyor. İşte diyorsunuz bir gün böyle başlıyor diye düşünüyor ve buna tanıklık ediyorsunuz. Birazda ortalık kavrulacak, herkes kalkacak denize girecek, süt liman denizde dalgalanmalar başlayacak, balıklar güneşten kaçmak için kayaların altına saklanacaklar.

İşte sabah kalkıp güneşin doğuşunu izlerken yakaladığımız kareler.

Picasa SlideshowPicasa Web AlbumsFullscreen

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here