Eskişehir’in kendisi kadar çevresi de pek çok güzellik barındırıyor. Her nedense az bilinen bu çoğrafya o kadar ilginç o kadar ilginç ki keşfet keşfet bitecek gibi değil. Frig vadisi ve yan uzantılarını öyle üç-beş bitirilebilecek gibi değil. Buraları yaşayarak gezmek için bir baharda yürümek ve bisikletle herhalde en harika gezmek şekli olurdu.
Eskişehir’in doğusundan batısına yapacağımız bu yolculuğu Biblo, Nuray, Annem’le beraber yapıyoruz.
Eskişehir’den ayrıldıktan sonra 65 km sonraki Sakaryabaşı ya da yörede söylendiği gibi Sakarbaşına doğru gidiyoruz. Sakarya nehrinin doğduğu bu kaynaklar pek çok sıcak su kaynağının tersine soğuk değil, yaz kış 20 derece sıcaklıkta. Bu yüzden bu berrak suya kendinizi kolayca bırakabiliyorsunuz. Kaynakların başına tesis yapmışlar ve buradaki kaynağın çevresini düzenlemişler. Sakarbaşından görüntüler:
Sonrasında yolumuzu Frig vadisinin en görkemli anıtı Yazılıkaya’da (Midas Anıtı) doğru çeviriyoruz. Yazılıkaya’nın çevresinde pek çok yapıt ve anıtı barındırıyor. Kazıları halen devam etmekde olan yeraltı şehirleri ortaya çıkartılıyor. 17 metre yükseklikdeki bu görkemli anıt MÖ.600’lerde yapıldığı söyleniyor. Yazılıkaya restorasyonda olduğu için bu sefer bu görkemli anıtı göremiyoruz. Yazılıkaya çevresi gezmeye ve görmeye değer. Mutlaka Yazılıkaya’nı arkasından geçen patika takip edilerek arkadaki küçük yazılıkaya ve çevre manzarası görülmeye değer.
Yazılıkaya’dan kareler:
Yolda ilerlerken bir anda dikkatimizi yolun kenarındaki ahlat (yaban, armut) ağaçları dikkatimizi çekiyor. Hemen yanıbaşında duruyoruz.
Annemi çok yormamak adına Yazılıkaya çevresindeki diğer anıtlara uğramadan Çifteler’e doğru yola koyuluyoruz. Bu sefer istikamet köy evimiz. Bozkırın ortasında yer alan bu evin bahçesinde her türlü sebze ve meyve var.
Köyümüzün heme yakınında bulunan Sakaryayı besleyen Gözbaş gölüne doğru gidiyoruz. Berrak sular Sakarbaşında olduğu gibi 20 derece. Su da yengeç ve balıkları çok rahat gözlemleyebiliyoruz. Gözbaşın hemen yanında bulunan kireç tepesine çıkıp bozkırı kareliyoruz.
Köy yakınında bulunan eski mezarlık ve zeminde bulunan çeşitli taşlar incelemeye değer.
Kızımız Biblo’da yoruldu. Güneşin başını buradan hem beraber izliyoruz. Mutlu bir gün daha sona eriyor. Hatırılarımıza güzel anılarımızı kazıdık…
Ertesi gün dönüş yolumuzu Frig vadisi üzerinden yapıyoruz.
Duraklarımızda biri Sofca köyü. Daha önceden de ziyaret ettiğimiz köyü tekrar kısa bir ziyarette bulunuyoruz. Bu köy aslında çok daha büyük bir köyken barajda su birikmesi ile büyük göç vermiş. Şimdiler oldukça sakin… Köylülerin bir kısmı balıkçılık yaparak geçimini sağlıyor.
Diğer durağımız ise Kalabak köyü şelaleleri:
Güzel bir hafta sonunu daha bitirip İstanbul’a doğru yola çıkıyoruz. Biblo yolu Nuray’ın kucağında yol izlemesini yaptıktan sonra sonra arka koltuğa geçerek mışıl mışıl eve kadar uyudu.